Restorasyon konusunda bugüne kadar pek çok şey ifade edilmiştir. Bunlardan en çok kabul gören tanım aslını bozmadan onarmaktır. Celal Esad Arseven restorasyonu “sanatça tamir” olarak tanımlar. Bu da normal tamir işleriyle restorasyonu birbirinden ayırt etmek için önemlidir. Restorasyon; bir mimari eseri, bir tablo veya bir heykel gibi herhangi bir sanat eserinin zamanla veya başka bir nedenle zarar görmüş, bozulmuş kısımlarını, o eserin sanat değerine ve eski şekline zarar vermeksizin sanat bakımından tamir ve ıslah (rehabilite) etmektir. Normal bir tamirden çok farklı olan restorasyon büyük bir bilgi ve uzmanlık işidir. Bu yüzden her mimar restorasyon yapamaz. Restorasyon yaparken esere kendinden bir şeyler katmak ve şahsi şekillerde binayı daha güzelleştirmeye ve tamamlamaya kalkışmayacak kadar da eski sanata saygılı olmak gerekir.
Restorasyon kelimesi aynı zamanda krallığı son bulmuş bir hanedanın tekrardan tahta çıkması için kullanılmış bir tabirdir. Fransa’da Bourbon’ların tekrar tahta çıktıkları zaman için kullanılmıştır. Bu durumu mimariye uyarlarsak eserin tekrardan canlandırılması, hayat bulması olarak değerlendirilebilir. Tamir ile restorasyonu birbirinden mutlaka ayırmak lazımdır. Restorasyon aynı zamanda bir sanat değeri de taşımaktadır.Restorasyon yapılar için bir gençlik iksiri gibidir. Restorasyon zamanın ve diğer etkenlerin etkisinden kurtularak yapının yeni bir hayata başlaması demektir. Restorasyonla yapıdaki bozulmalar durdurularak ömrünün uzaması sağlanmış olur. Yani restorasyon yıpranmasını durdurur ve zamana karşı koyma gücünü kazandırır.